28 Şubat 2012 Salı

Mutsuzum ama keyfim yerinde

Buz gibi havada, ellerin kızarmış bir şekilde eve gelirsin ve bir oh çekip ciğerlerine sıcak doldurursun, kahveni alıp eline cam kenarında yağan karı izliyorsan senin keyfin yerindedir. Ancak kahvenin markasından dolayı biraz tuhaf bir tat geliyorsa ağzına mutsuzsundur. Bu derece lanet bir iki yüzlülük veya sahtekarlıkla karşı karşıyasın. Bi fiil hunharca haykırışın bırakmayacak peşini ve kahveni yudumladıktan sonra kupanın ağzından damlayan bir yudum kadar masum olacaksın kendince. Ancak tamamen suçlusun! Çünkü sen insansın ve kaybedersin. İşte bu yüzden mutsuz olmayı hakediyorsun ve mutsuzluk aslında kötü bir şey değil nötr bir şeydir. Mutsuz olmak bir eylem oluşturmaz bizde. Ağlamak, haykırmak, anırmak, inlemek mutsuzluk değildir; keyfinin olmama durumudur. Mutsuzluk keyfinin olmama durumuna neden olan duygu kelimesidir sadece. Bu sadece aşk değildir, bir kadın tanırsın hayatın değişir ve mutsuz olabilirsin. Belki de keyifsiz. Parasızlık, aşksızlık, yenilgi mutsuzluk getirir derler. Yanlıştır. Bir yudum bir nefesle hayat şahane demiş ünlü söyleyicir, bize de düşen onun dizüstü edebiyatını yapmak.
Bu adam mutsuz ama keyfi yerinde.
Ayırt edecek herkes bir gün kadın erkek farketmeksizin, aşk, para, iş farketmeksizin mutsuzluk ile keyifsizlik arasındaki farkı. Önemli değil bunun tanımını yapmak ya da ne bileyim orada burada bunu açıklama gereksinimi. Kendimiz farkettiysek en güzeli. Buna göre önlem alacağız.

Üzüleceğiz, ağlamak isteyeceğiz, kimimiz ağlayamayacak bir sigara yakacak, bir yudum kırmızı aşkından alacak ve diyecek ki mutsuzum ve keyfim yerinde.  Ya da çıkacağız bir gökdelenin tepesine sanki yeraltı lağım fareleri gibi gökyüzüne sümküreceğiz ama mutsuzuz unutmayın (keyfimiz yerinde).  Koşarak fotoğraf çekip, nefes tutma yarışmaları yapacağız ve ilk kim gözünü kırpacak yarışmaları yapacağız.  Baba bu kadar masum, bu kadar öznel ve bi o kadar da anlamlıdır mutsuz olup keyfinin yerinde olması.

Bu Şarkı size gelsin;

Anladık artık bir şeyler, kendimizi oluşturduk bir nevi terapi. haydi hom de birader! homm homm hoooom.

Mutsuzluk yaşlandırır adamı, ama bi o kadar da keyif getirir suratındaki çökmüş hatlar.
Sürç-i lisan olduysa affola

18 Şubat 2012 Cumartesi

Damsızlar Günü

Ulen ne günmüş bre!  Herkeste bir yalnızlık havası var. Sosyal ortamlarda efkarlı herifler var. Durumlar, tweetler rezillik zaten. Baba sorun başlı başına bizde. Çünkü biz yalnızlığı koca/karı bulamamakla ölçmüşüz. Oysaki yalnız olmak sevgilin olmaması değil ki.


Ulen her yayınım yalnızlığa gidiyor.
Yukarıdaki amca bu oluyor


Ulen sökmez bana forever alone ayakları  ya da ne bileyim rock'n roll bebeleri. Yok sevgililer günüymüş. Hani derler ya Amerikan emperyalizmin oyunları bunlar diye, hayır değil! Bu kadınların hormanlarından salgılanan tütsü kokusu gibi mahremiyetlerle süslü bir oyundur kadın tarafından.  Sevgililer buluşur birbirlerine hediye alır falan. Uyuyamıyorum günlerdir. Ya da aylardır. Zaman kavramım da kalmadı lan. neyse. Yediremeyen insanlarda hemen durumlar falan paylaşır. Yok yalnızım ırt zırt ort falan.

Baba yalnızlık yukarıdaki amcanın sigara çekişi kadar mahremiyetle kaplıdır. Ve o denli asildir. Damsız olmak kadar güzel bir şey yoktur. Önemli olan barlara damsız girip damlı çıkabilmektir. Ve her defasında bu devam etmelidir.

Yalnızlık kavramı sevgili olmaması değil, yalnızlık kavramı dostunun olmaması, ailenin olmaması, derdin olduğunda kendinle konuşmandır yalnızlık ve onun kadar asil, cesur ve onurlu bir şey yoktur hayatta.

Uyuyamıyorum.

kediler gününüz kutlu olsun.

Sürç-i lisan olduysa affola

10 Şubat 2012 Cuma

Derde Ortağım

Yalnızlığı hissedersin içinde tamamen. Ve pes edersin ona karşı. Bıkkınlık hissiyatı gelir içine ve kendi kendine konuşursun, suskun sokakların yüzüne çarpan soğuk rüzgarlarıyla, yerdeki buza basmadan düşmeme derdine düşmüş insanların içinde kaybolarak yok olursun kendi içinde. Ararsın insanları hadi be abi gel diye. Ya açmaz telefonlarını ya da öyle biri yoktur zaten. Dolanırken bir başına bir çay ocağı görürsün hani. Çaycı çökmüş alnındaki kırışıklıklarla çay demler. Belki de konuştuğun adam odur diye umut edersin çayını içersin parasını verirsin ve o da gider senden. Çıkarsın bir gazete almaya gidersin,uykusuz özellikle, gazeteciye 2 tl verirsin o da gider hayatından. Uykusuzu okursun önce kapak sonra otisabi dalarsın içine saatlerce.. Saatler sonra bakmışsın o da bitmiş.  Geri dönerken başladığın yere bir arkadaşın gözükür. 3 kişi vardır yanında ve o da gider senden. Tüm cephelerin yıkılmış tüm tersanelerin yakılmıştır muhakkak! Paran da biter para vere vere. Ama yaşıyoruz be adamım bir de o yanından düşüneceğiz bu işi. Yalnızlık sadece ergenlerin bir komplosu diye hatırda kalmasın, yalnızlık sevgili bulamamak da değil zaten, yalnızlık içinizde düştüğünüz boşluk ve yalnızlık kaybetmenin bileşkesi olmuş artık.

Okan izleyin beyler bayanlar. Derdinize derman değil ortak oluyor. En güzeli ve en samimisi bu değil mi zaten? İster erkek ister kadın ister homoseksüel ister engelli ister siyah tenli ister kızıl tenli ister albino ister zengin ister fakir ister Vanlı.. Hitabın bu kadar evrenselini nerde gördünüz arkadaşlar? Para kazanıyor belki amacı para kazanmak ki buna inanmıyorum şahsen. Durduğun yerde sanat yapabilmek de sanatcılığın daniskası. Neyse derde ortak oldu kendime geldim işte. Şimdi mi ne yapacağım? Gündüz yani sonuçta ve yalnızsın insanlar dışarda? Baba o zaman kitap okurum, film izlerim en güzellerinden ve dalıp giderim. Ardında buz gibi kış havasına meydan okurcasına bir kahve yapıp kendime sigaramı dumanlarım. Bak bakalım yalnız mısın?

Sürc-i lisan ettiysem affola

4 Şubat 2012 Cumartesi

Bence Zamansız Şarkılar

 durduk yere adamın ağzına sıçan şarkılardır!
Baba bu adamda ne var ? Yine Türkiye'nin sosyal ağlardaki gündemini belirledi. Bence zamansız şarkılar dedi direk ayet oldu twitterda. Hazreti Okan profesyonelliğiyle yine yaktı ortalığı. Bu adama özeniyorum. işine aşık bu adam. Saygısı var ve çok bilgili. Rock'n roll bebeğim takılıyor helal olsun. Bir hashtag ile kime ne konuşturması gerektiğini becerebiliyor. Karikatür kılıklı acar adam döktürüyor sanatını. Ve gerçek sanatçı olmayı başarabiliyor. Ya da sanatcıdan ziyade aydın diyebilirim ona. öyle bir şey işte bre.

Neyse hacı yalnızlar discosu kadar rekora koşmadıysa da bu da iyiydi. Her discoda içim ürperiyor. 5 gün izliyorum zaten. Ama disco kralı daha bir hoşuma gidiyor. gecen hafta doyamadım bir türlü. tırnaklarımı yedim artık ne yapayım..

Yine neyse deyip anlatmaktan doyamadığım bu konuyu şimdiki gündeme getiriyorum. Şarkılar çok güzel, seçilmiş abi. Herkese hitap edecek sekilde konser havasında. ve herkesin bu şarkıların en azından birisinde anısı vardır. Örneğin uzun süredir görmediğiniz bir arkadaşınızı dolmuş durağında beklerken, karşıdaki çiğköftecinin hoparlöründen gelen bir şarkı o anınızı hatırlatabilir. ve öyle kalabilir beyninizde. Cidden çok zamansız şarkılardı. bazen küfrettiren bazen sevindiren şarkılar. ve bazen gereksiz gördüğümüz şarkılar.Güzel bir tema seçilmiş diyelim ve tebrik edelim. paylaşmak istedim işte neyse ne.

Size bir reçete yazıyorum haftada en az 3 saat okan izleyin ve adam olun ulen. Baba adam kingo.
twitter kullanıyorsanız ulaşın ve stüdyoya gidin. ordaki atmosfer daha bir mükemmel. ben yaşadım tavsiyemdir hafız.


 durduk yere adamın ağzına sıçan şarkılardır! dediler.

3 Şubat 2012 Cuma

Kaybedenler

Alkolün etkisi kafamı tırmalıyor. Kendime görev edindim ne olursa olsun uyan yaz, yazasın geldiğinde. Geldi baba yazasım. Keşke daha mülayim zamanda gelseydi. Akşam alkol alırken "Kaybedenler kulübünü" izledik arkadaşımla. Alkolle giden, kurgusuyla kadehleri kaldırtan bir film. İzledikçe içesin geliyor. Bu 5 veya 6. izleyişim. Filmde canınız alkol, sigara, kadın, nostaljik müzikler ve kitap kapakları çekiyor. Rock'n Roll bebeğim tarzı. Neslimizin özendiği yaşam tarzı falan filan. Filmde bir replık çok hoşuma gitti.

Brit: Belki de bizim 68'imiz budur.  
Bizim 68imiz bu mu cidden? Fuck off diyorum hacı o zaman. (Film repliğidir, 68e saygım sonsuz)

Gerçekten ilginç bir film, yaşanmış olması ilginçliğine ilginçlik katıyor. Filmin içeriğinden  fazla bahsetmiycem hafız izle gör kendin. Ama film beni her izleyişimde etkiliyor. yaşam tarzınızı bile belirleyebilir.

Ayrıca kaybedenler kulübünün arşivleri var bende. İsteyene göndereyim. Şuan paralı oldu malum.

1 Şubat 2012 Çarşamba

Uykusuz Sözlük


Geçen sene bir arkadaşım önermişti. Çok sevdiğim, yakın olduğum, mükemmel insan(dı). -la şuan konuşmuyoruz da- Katıl bize, konuştur yazarlığı dedi. Harbiden disiplinli, çok fazla bilinmeyen, kaliteli bir sözlük. En güzeli de bu. Fazla bilinmeyip fazla bilinme derdine düşmeden kaliteli bir iş yapmak kadar sanatsal, estetik bir şey yok. Başlı başına bir sanat zaten. isminin uykusuz olduğuna bakmayın hayvanlar(!) ne kadar tembel olsalar da gerektiğinde uykusunu almış tam zihinde çıkıyorlar karşımıza. Amaç bir şeyler paylaşmak, düşünceleri ve yazıları beyin fırtınası haline almak ve en önemlisi eğlenmek. Küfür edip, saldırılar düzenleyip, bir çizgi film karakterini metalaştırıp insanların önüne sunmuyorlar.

Ben bu hayvanları(!) tanımıyorum, görmedim. Ama iyi ki böyle çünkü hayal kırıklığına uğramak istemem. Yazılarıyla kendilerini tanıtıyorlar. Hayalime göre üniversiteli bir genç grup oluşturmuş bunu. Dersler kötü ama zeki, sosyal insanlar. Biraz modernizme kaymış ancak köpeği de olmamış bunlar. Sadeliği seviyorlar. Sözlüğün temasından da anlarsınız. İsmi bir karikatür dergisinin özentisi gibi ancak alakası yok. Özentilik yok. Kitleye ulaştıktan sonra üyelik kapatma gibi sıkıntıları yok ki milyonlarca üyeleri yok. 

Baba nitelikli iş yapıyorlar ben bunu bilir bunu söylerim. Artık ben de yazarıyım. (ki yazar olduğumu iddia etmiyorum sadece öyle hitap ediliyor işte) 

Reklam amacım yok çünkü okunmayan bir blog sitesi yazıp, üyesi olmayan bir sözlükte takılıyorum. Nitelikli iş budur. Eyvallah uykusuz.