29 Nisan 2012 Pazar

Aşkın Başlangıcı

Akşam uykusuzluğu vardır, gözlerinin altı çökmüş ve her yediğin kazığın imgelendiği surat çizgilerin daha çok belirginleşmiş, daha çok kalınlaşmıştır. Heyecanın, bir harem raksının provası gibi şaşkınlıkla ve onu öğrenmek için çırpınırcasına artmıştır. Ellerin titremekte, ona kavuşmak uğruna kaç kişi boğazlarım hesabını yapmaktadır. Gözlerin nereden gelecek ya da başka kim görür bizi sorularıyla onu aramakta, hayatının aşkı olarak adlandırdığın kadını, bir saniye fazla görebilmek umuduyla kasım kasım kasılmaktadır. Hayatım dediğin, hayatına anlam katan o güzellik gelir hiç beklemediğin anda, kırk yıl düşünüp geçmediğin yollardan, bir demet çiçek koparıp gelmiştir o güzelim, bahar kokulu ovalardan.
Konu yoktur, olmasına da gerek yoktur. Orada olması yeterlidir, konuşmaya ne lüzum var? Görmek özlemini geçirmez, sarılmak özlemini geçirmez, öpüşmek özlemini geçirmez, sevişmek de... Sadece onu sevmek ona olan özlemini geçirir. Onu sevmek bir özlemdir aslında, kendine  olan özlemindir. Karşı cinste kendini bulmaktır aşk ve işte bu yüzden özlemdir. Arayıp bulmak ayrı bir iş, aşkı yaşamak ayrı bir iş, bitirmek de apayrı bir iştir aslında. Hepsinin farklı tatları, hazları ve hüzünleri vardır. İnsanoğlu bunların peşinde koşar. 

Kendini buldun mu atacaksın kapağı ve bir daha bırakmayacakmışsın gibi sarılacaksın ona sımsıkı kollarınla. İnanacak sana ve aynen senin gibi o da sana sarılacak tüm sevgisiyle. Bir şeyler paylaşılacak, bir şeyler yaşanacak, güleceksiniz, ağlayacaksınız. Ama sevgili olmayın! O sizin en yakın arkadaşınız, sevgiliniz, kardeşiniz, anneniz, babanız ve siz olsun. Gözlerine bakarken bir şey düşünmeyin! Baktıktan sonra düşünün hayaller kurun. Mesela bir gemide kaptan olun, tüm okyanusların imparatoru olun. O ise asılsız korkuların faktörü "Korsan" olsun. Mücadeleniz dillere destan yayılsın dünyaya.  Ya da bir savaş sırasındaki tetiği çekecek olan asker olun. Savaşın tüm zorluklarını, acılarını çekmiş hayattan umudu olmayan bir asker. Eli yüzü toz içinde, tek mermisiyle, 1 metre uzağındaki bıçaklı düşman askerine uzatın namluyu. Ve namlunun ucundaki sevgiliniz olsun. O an düşündüklerinizin, kararlarınızın, sözlerinizin, sevişmelerinizin adı aşk olsun.


Tabiki de her mücadelenin sonu vardır ve bunu zirvede bırakmak sizi insan yapar, sizi erdemli kılar. Sözlerden ziyade, gözlerine güvenmeniz bir yerde bitebilir, bir savaş gazisinin nefretine ya da bir işçinin öfkesine dönüşebilir. Sözleriniz artık mahalle aralarındaki koca karıların dedikodularına dönüşmüş olabilir. İşte buna fırsat vermeden bırakmak mücadeleyi, onu sevmenize rağmen pes etmek bu hayata karşı, sizin kararlarınızın etkinliğini ve cesaretinizi gösterir. 

Zirvede bırakmak, aşkın başlangıcı olmalıdır.

Bu yas olmamalı, aşk olmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder