21 Nisan 2012 Cumartesi

Harikulade Riyakarlar

Blog yazmaya bu sloganla başladım, haykırırcasına ve pişkin pişkin sırıtan mahluklara, suratsızlıklarını tekrardan suratlarına vurabilmek için yazmaya başladım. Daha başlamanın da başlangıcındayım dedim kendi kendime. Geçtim, iki haftalık; dizüstüme küsmenin ardından tekrar dizüstümün altına. Soluk almanın dahi bir küfür olduğu, bir iğneleme olduğu devrimizde ne alemler ne seksen günler ne seksler gördüm.

Beline kuvvet adamım.

Sözlerde değil özlerde riyakarlıklar görüyorum. Yaptıklarıyla değil sözleriyle güven arayan insanlar, sözü bir yana bırak gözleriyle yalan söylemekte, yavşak itlere benzemekteler. İkiz kulelere savunmasız kalan bu itler riyakarlıklarıyla mükemmel bir başrol oyunculuğu çekmekteler.

Harikulade riyakarlar.

Özledim geçmişimi. Ya da özletirler adama gelmişini, geçmişini... Bıkkınlık ruhuyla yorgun ve içimdeki şeytanla bir o kadar azgın duran benliğim riyakarlıklarını silmekte, bir yerden affetmekte. Riyakarlar, gözleri bir yana götleriyle bile bir o yana bir bu yana kıvırmaktalar. Nefretim artmakta veyahut sözlerine, gözlerine, götlerine güvenim yavaş yavaş azalmakta. -Zerdüşt olacağım gerektiğinde.-

Nasıl bir insansınız ya da mahluk? Sorarım size riyakarlık kişilik meselesi mi yoksa mizacınıza uygun olan büründüğünüz kişiliklerin sözde maskeleri mi? Ben bıktım bunları yaşamaktan en başta. Sonra fark ettim, benim işim bu. Kimileri çay demler çaydan anlar, kimileri tütünden, tütün sarmaktan; kimileri çok iyi araba sürer ya da anlar. Ben de bundan anlıyorum ve hiçbir mütevazilik beklemiyorum kendimden.

Bu bir hakarettir sizlere, bu bir ültimatomdur sizlere. Bu bir eleştiridir gözlere, sözlere, götlere, itlere. Bu sadece bildiridir sizlere ve bu yazının devamı gelecektir sizlere.

Sürcü "am" olduysa affola!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder